T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
KADINLARDAKİ TEMASSIZ ÖN ÇAPRAZ BAĞ YARALANMALARININ ERKEKLERLE KARŞILAŞTIRILMASI
VE YARALANMAYI HAZIRLAYICI NEDENLER
SEMİNER ÖDEVİ
MURAT CANBAKAL
SPOR SAĞLIK BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
İSTANBUL – 2007
İÇİNDEKİLER
ÖZET
SUMMARY
GİRİŞ VE AMAÇ
GENEL BİLGİLER
– DİZ Anatomisi
– ÖÇB’nin Anatomisi
– ÖÇB Yırtığı
– İnstabilite ve Sonucunda Gelişen Problemler
– ÖÇB Yırtığına Eşlik Edebilen Patolojiler
– ÖÇB’nin Kinematiği
– ÖÇB Yaralanmaları Mekanizması
– ÖÇB Yırtığına Neden Olan Yaralanma Nedenleri
– Spor Yaralanmalarında Hazırlayıcı Nedenler ve Önlemler
– Diz Eklemine Etki Eden Kaslar
– ÖÇB Yaralanmalarında Tedavi
– ÖÇB Yaralanmalarındaki Cinsiyet Farklılıkları
YÖNTEM VE METOD
BULGULAR
SONUÇ
KAYNAKLAR
ÖZET
Ön çapraz bağ sporcular için, diz eklemindeki en önemli bağdır. Ön çapraz bağ yaralanması sonucu spora verilen tahmini 6 aylık bir ara, spora tam dönüş zamanı ve hastane masrafları da göz önünde bulundurulduğunda sporcular ve kulüpler için ciddi sıkıntılar yaratmaktadır.
Ülkemizde ve Dünyada temassız ön çapraz bağ yaralanmalarının sebepleri birçok çalışmayla ortaya konulmuşsa bile gerçek nedenleri tam olarak bulunulamamıştır. Yaralanmayı önleyici çalışmalar ise ön çapraz bağ yaralanma nedenleri hakkında yapılan çalışmaların gölgesinde kalmıştır. Yapılan çalışmalarda görülen önemli bir nokta da bayan sporcuların erkek sporculara göre daha çok ön çapraz bağ yaralanması geçirdiğidir; fakat diğer çalışmalar gibi bu farklılığın da sebebi tam olarak ortaya konulamamakla beraber çoğunluğun ortak görüşü hormonal, anatomik, çevresel ve nöromüsküler faktörlerin bunu tetiklediğidir. Yapılan diğer çalışmalarda da bayanlarda Östrojen seviyesi, interkondiler oluğun şekli, oyun stili ile quadriceps ve hamstring kaslarının nöromüsküler kontrolü yaralanmayı tetikleyen diğer faktörler olarak gösterilmiştir.
Ön çapraz bağ yaralanmalarını önleyici çalışmaların sayısı ne kadar çok olursa buna bağlı olarak yaralanma sıklığında da azalma olacaktır. Bu çalışmalara dikkat eden sporcular, yıllık palanlarını bu çalışmalara göre ayarlayan antrenörler ve bu çalışma grubuna destek veren kulüp yöneticileri maddi ve manevi kazanç sağlayacaklardır. Dolayısıyla bundan Türk sporcusu ve Türkiye kazançlı çıkacaktır.
SUMMARY
Anterior cruciate ligament (ACL) is the most important ligament of the knee for sportsmen and women. If the estimated time thats prabably 6 months, of a break time in the sports activities resulting from the ACL injury, the period of returning back to full performance and the hospital costs are considered, this creates significant difficulties for the clubs and sportsmen and women.
Even though the reasons of the non-contact ACL injuries are laid down by many studies the real reasons ate not yet discovered. The studies for preventing the injuries are left in the shadow of the studies made on the reasons for the ACl injuries. Another important point that is revealed through the studies is that the women have more ACL injuries comparing to men; however; similar to the other studies the reason of this difference could not be revealed; and the common point of view of the majority is that the triggering factors are the hormonal, anatomic, environmental and neuromuscular factors. In other studies, estrogen level, shape of inter-condilary notch, game style the neuromuscular control of the quadriceps and hamstring muscles are pointed on to be the other factors.
Corresponding to the number of the trainings made for the prevention of ACL injuries, the frequency of the injuries related with ACL will start to reduce. The sportsmen and women who care about these trainings, the trainers who arrange their annual training plans accordingly; and the managers who support this training group will obtain financial and moral benefits. Consequently, Turkish sportsmen and women along with whole Turkish Sports; will enjoy the benefits.
GİRİŞ VE AMAÇ
Ön çapraz bağ (ÖÇB = ACL), dizdeki bağlar arasında yaralandığında en kötü sonucu doğuran bağdır. Ülkemizde ön çapraz bağ yaralanma sıklığı hakkında yapılan bir çalışma bulunmamaktadır.
Yaralanmalar sonucu ameliyat ve sonrası için rehabilitasyon masrafları göz önünde bulundurulduğunda sporcular ve kulüpleri için ciddi sıkıntılar doğurmaktadır. Genç sporcular için bu durumun bir de psikolojik boyutu önem kazanmaktadır.
Ülkemizde spor akademisi mezunu olmayan bir çok antrenör çalışmaktadır. Federasyonların antrenör gelişim seminerlerinde kuşkusuz üniversite bazında bir eğitim vermesi beklenemez. Bu tür çalışmaların sayısının artması ve okuyan, bilgilenen antrenörlerin ve sporcuların ön çapraz bağ yaralanmalarının sebeplerini ve koruyucu çalışmaları öğrenerek kendilerine ve kulüplerine maddi manevi kazanç sağlayacaklardır. Çalışmada ortaya konan bayanlar ile erkekler arasındaki anatomik, fizyolojik ve hormonal farklılıkların öğrenilmesi ile antrenörün bayan sporculara daha dikkatli yaklaşması ve buna göre antrenmanları planlaması sağlanacaktır.
Yapılan çalışmadaki amaç bu yaralanmanın sebeplerini ortaya koyarak insanların bu konuya ilgisini çekmek ve bu çalışmadan elde edilen bilgilerle yaralanmaların azalmasını sağlamaktır.
DİZ ANATOMİSİ
Diz; uyluk kemiği (femur) ile kaval kemiği (tibia) arasındaki menteşe biçimli bir eklemdir. Eklem iç ve dış olmak üzere iki bölümlüdür Eklem ön taraftan diz kapağı ile korunur. Eklem içindeki tüm kemik yüzeyler eklem kıkırdağı ile örtülmüştür. Femur ve tibia arasındaki yük taşıyan kıkırdak yüzeyler, menisküs denilen iki esnek kıkırdaktan yapı ile korunur ve desteklenir. Menisküsler “C” harfi biçimli ve kuş yuvası biçiminde kenarları yüksek ortası ince bir yapıdadır. Bu yapı yuvarlak femur ile düz tibianın yapısal uyumunu sağlar, binen yükün tüm eklem yüzeyine dağılmasını sağlar, gelen darbeleri emer, eklemin sabitliğine yardımcı olur.
Bağlar diz eklemini sabitleyen ana yapılardır. Birbirlerinden tamamen ayrı yapılar olan bağlarla tendonları karıştırmamak gerekir. Bağlar her iki ucu kemiğe yapışan sabit yapılardır, sınırlı esneklikleri vardır. Tendonlar ise bir uçları kemiğe yapışan, diğer uçları kaslara devam eden, kasların hareketini kemiğe ileten yapılardır.
Yan bağlar dizin iç ve dış yanlarında bulunur ve dizin her iki yana açılmasını önler. Dış yan bağ dışında dizin dışa açılmasını engelleyen dizin arka-dış köşesinde bağlar ve popliteus tendonundan oluşan posterolateral kompleks denilen bir ek yapı vardır. Bu yapının zedelenmesine ait bulgular ve tedavi gözden kaçabilir.
Ön çapraz bağ –ACL- tibia ile femuru tam orta noktadan birbirine bağlar. Fonksiyonu dizin dönme hareketlerini kısıtlamak ve tibianın öne hareketini engellemektir.
Arka çapraz bağ –PCL- tibianın arkaya hareketini önler.
Dizin tüm bu anatomik yapıları boyunca kaslar uzanır ve birlikte çalışarak dizin koşmak, yürümek gibi hareketlerini yönetirler. Kaslar ayrıca sabitliği sağlayan oluşumlara destek sağlar, korurlar. Dizi yöneten iki ana grup kas vardır. Ön uyluğun 4 başlı kası (quadriceps) Leğen kemiğinden uyluğun ön yüzü boyunca uzanır, diz kapağı üzerinden tendonlaşarak devam eder ve tibianın üst-ön tarafına yapışır. Dizin doğrultulması-düzleştirilmesi hareketini yaptırır. Aynı zamanda diz kapağı kemiğinin üst, iç ve dışına yapışan ayrı başları ile diz kapağının dengesini sağlar. Dizin dönme hareketlerini kısıtlayarak ÖÇB’ ye, tibianın arkaya hareketini kısıtlayarak PCL’ye yardımcı olur. Uyluğun arkasında ikisi tibianın dışına, ikisi içine yapışan hamstring kasları vardır. Hamstringler dönme hareketini ve tibianın öne hareketini kısıtlayarak ÖÇB’ ye yardımcı olur.
ÖN ÇAPRAZ BAĞ ANATOMİSİ
ÖN ÇAPRAZ BAĞ HAKKINDA BİLGİ
Eklem kondillerini bağlayan iki adet çapraz bağ vardır. Fleksiyon pozisyonunda yan bağlar (kolleteral ligamentler) gevşediğinde, tibia başının öne yer değiştirmesi ön çapraz bağ (antrerior cruciate ligament) tarafından, arkaya yer değiştirmesi ise arka çapraz bağ (posterior cruciate ligament) tarafından engellenir. Diz eklemindeki her pozisyon değişimi, çapraz bağların bazı bölgelerini gerilme kuvvetleriyle karşı karşıya bırakır. Bacağın içe rotasyonu esnasında, çapraz bağlar birbirinin etrafında döner. Bu dönüş, içe rotasyonu frenleyici bir etki yapar. Dışa rotasyon esnasında çapraz bağlar dönmediğinden, bu harekette daha az bir sınırlama vardır.
Eğer diziniz dönerek düştü iseniz; dizinizi oluşturan iki ana kemiği eklem içinde tespit ederek ön-arka ve torsiyonel sabitliği sağlayan en önemli oluşum olan ön çapraz bağınızı (ACL= anterior cruciate ligament) yırtmış olabilirsiniz. Ön çapraz bağın yırtılması genellikle medial (iç) menisküs, medial kollateral ligament (iç yan bağ) ve medialde eklem kapsülü yaralanması ile birlikte görülür.
Ön çapraz bağ diz fonksiyonlarında çok önemli bir yeri vardır. Ne yazık ki bu önemli anatomik oluşum kendiliğinden iyileşmez ve fonksiyonlarını yeniden kazanmak için operasyon gerekir. Operasyonda da bağın kendi parçaları kullanılamaz. Bunun yerine vücudun değişik bölümlerinden alınan bağlar ÖÇB yerine transfer edilirler. İyi bir cerrahi ve fizyoterapi dönemi sonrası dizin fonksiyonları tam olarak geri kazanılabilmektedir.
ÖN ÇAPRAZ BAĞ YIRTIĞI
ÖÇB (ön çapraz bağ) sert ve esnek olmayan liflerden oluşmaktadır. Diz içinde orta hatta arkadan öne ve dıştan içe doğru uzanır. Bu bağ tibia kemiğinin öne ve içe-dışa dönme hareketlerini sınırlar. ÖÇB yırtıkları büyük oranda ani yön değiştirme (futbol, tenis, kayak), zıplama veya koşma sırasında yere inerken ani yavaşlama gibi hareketler sırasında olur. Yırtılma sırasında bir ses veya boşalma sırasında insanlar hisseder. Yırtılma sonrası ilk anda genellikle üzerine basmakta zorlanılır. Sonra üzerine basılmaya başlanılır. Sonrasında dizde ağrı ve şişlik başlar.
İlk acil tedavi dinlenme-buz-elastik bandaj-yukarı kaldırmadır. Sonrasında diz cerrahisi konusunda deneyimli bir ortopediste görünmek gerekir. Doktorunuz muayene sonrası röntgen ve MR isteyebilir. Sonuçta diz yaralanması ile ilgili detaylar ortaya konur ve tedavi şekli kararlaştırılır. ÖÇB yırtığı olan kişilerde eğer başka patolojiler eşlik etmiyorsa genellikle ilk 3 hafta sonrasında dizdeki şişlik ve ağrı geçer. Sonrasında hastalardaki en büyük yakınma zaman zaman oluşan dizde ki dönmelerdir. Bu dönmeler veya yoğun aktiviteler sonrası dizde şişlik sıktır. Dönmeler ve şişlikler dışında genellikle ağrı olmaz. Ağrı yıllar sonucu başlayan kıkırdak aşınmaları, kireçlenme veya menisküs yırtıklarına bağlıdır.
İNSTABİLİTE
Dizin sabitliğinin bozulmasıdır. ÖÇB yırtığının temel sonucu budur. Kişiler ayak yerde iken gövdenin dönmesini gerektiren hareket ve sporlarda dizde anormal bir dönme-boşalma olur. Bunun 2 nedeni vardır;
1. mekanik nedenler: ÖÇB nin iki kemiği birbirine tesbit fonksiyonun kaybolmasına bağlıdır.
2. proproception: ÖÇB üzerinde dizin 3 boyutlu pozisyonunu algılayıcı durum alıcıları (pozisyon reseptörleri) vardır. Bu alıcılar bağ gerildiğinde omurilik ve beyne sinyal göndererek kasların kasılmasına ve zorlanmanın dengelenmesini sağlar. ÖÇB yırtıldığında bu alıcılar kaybolarak diz pozisyonunun beyin tarafından algılanmasında ve gerekli kas cevabının verilmesinde zafiyete neden olur. Bu da dizin daha kolay dönmesine neden olur.
Dizdeki instabilite 2 şekilde anlaşılır.
a) Dizin herhangi bir aktivite sırasında dönmesi
b) Pozitif pivot shift testi: Bir muayene testidir. Bu testin pozitifliği dizin instabil olduğunu kanıtlar. Fakat dizin ağrılı olduğu ve hastanın muayene sırasında kendini kasması durumunda yanıltıcı olabilir. Bu durumlarda genel anestezi altında muayene gerekebilir. Bu tür bir instabilite genellikle kendiliğinden veya fizik tedavi ile tam düzelmez. Fizik tedavi instabilite seviyesini azaltır fakat asıl fayda proproception çalışmaları ile izin daha iyi korunmasını sağlamaktır.
c) Subklinik instabilite; Bu durumda dizde dönme ve muayene bulgusu yoktur fakat dizde belirgin bulgu vermeyen ve tam hissedilemeyen küçük dönmeler ve öğütme hareketi vardır. Kişiler dizin tam normale dönmediğini ve hep bir sorun olduğunu hisseder fakat adlandıramazlar. Zaman içinde instabiliye bağlı problemler gelişir. Bu durumda fizik tedavi ve egzersiz iyi sonuç vermektedir.
İnstabilite sonucunda gelişen problemler
1. Aktivitelerde kısıtlanma ve yaşam standartının düşmesi; Dizi instabil olan kişiler sportif aktivitelerde ve yoğun tempolu bir yaşamda sorun yaşadıklarından daha sedanter bir yaşam sürmek zorunda kalırlar. Özellikle yaşantısında sporun önemli bir yer tuttuğu kişilerde belirgin bir mutsuzluk kaynağıdır. Ayrıca aktivitelerin düşmesine bağlı kilo alma, yüksek kolesterol gibi kardiyolojik risk faktörlerinde de artış olur.
2. Dizde ek erken patolojilerin gelişmesi; Özellikle iç menisküs yırtıkları ve kıkırdak zedelenmeleri sıklıkla gelişir. İlk 5 yılda ağrı nedenleri genellikle bu ek patolojilere bağlıdır.
3. Kireçlenme; İnstabil dizlerin tamamında diğer tarafa göre erken kireçlenme gelişir. Kireçlenme bulgularının 10 yılda gelişme oranı % 80 leri bulmaktadır.
ÖÇB YIRTIĞINA EŞLİK EDEN PATOLOJİLER
1. Dış menisküs yırtığı – Genellikle ÖÇB yırtığı oluşturan travma ile oluşur. Geç dönem dış menisküs yırtıkları daha nadirdir.
2. İç menisküs yırtıkları – ÖÇB yırtığı oluşturan travmayla birlikte az sıklıkta oluşur. Daha sık olarak ÖÇB yırtığına bağlı instabiliteye bağlı geç dönemde oluşurlar. 5 yılda % 80 lere varan oranlarda instabiliye bağlı yırtık geliştiği gösterilmiştir.
3. Kıkırdak lezyonlar – ÖÇB yırtığı oluşturan travmayla birlikte az sıklıkta oluşur. Daha sık olarak ACL yırtığına bağlı instabiliteye bağlı geç dönemde oluşurlar.
4. Diğer bağ lezyonları – Genellikle ÖÇB yırtığı oluşturan travma ile oluşur. Nadir vakalarda uzun süreli instabiliye bağlı iç yan bağ uzaması olabilir.
ÖÇB’NİN KİNEMATİĞİ
Diz ekleminin hareketleri 3 eksenli koordinatif bir sistemle tanımlanabilir.
Üç planda translasyon vardır:
• Anterior – posterior
• Medial – lateral
• Süperior – inferior
Üç tip rotasyon vardır:
• Fleksiyon – ekstansiyon
• Varus – valgus
• İnternal – eksternal
ÖÇB YARALANMA MEKANİZMALARI
ÖÇB yaralanmalarının en sık nedeni spor travmalarıdır. Bunun dışında trafik kazaları ve düşmeler de ÖÇB yırtığının diğer sebepleri arasında sayılabilir. Spor aktiviteleri sırasında dizde en sık yaralanan bağ ÖÇB’dir.
ÖÇB YIRTIĞINA NEDEN OLAN YARALANMA NEDENLERİ
• Valgus + dış rotasyon
• Tibianın aşırı öne translasyonu
• Varus + iç rotasyon + ekstansiyon
• Hiperekstansiyon
• Hiperfleksiyon
DİZ EKLEMİNE ETKİ EDEN KASLAR
Fleksör kaslar yalnız bacağın ağırlığını taşırken, ekstansörler vücudun tüm ağırlığını taşımak zorundadır. Bu nedenle, alt ekstremitede ekstansör kaslar daha egemendir. Ekstansörlerin daha gelişmiş olması, dik duruş ve normal yürüyüş için bunlara gereksinim duyulmasından kaynaklanır.
UYLUĞUN ÖN YÜZ KASLARI
Quadriceps femoris kası: diz ekleminin en önemli ekstansörü olan quadriceps femoris, insandaki en büyük ve en kuvvetli kastır. Biartiküler (çift eklemli) rectus femoris kası ve monoartiküler (tek eklemli) olan vastus medialis, lateralis ve intermedius kaslarından oluşur.
Başlangıç: biartiküler bir kas olan rectus femoris, spina iliaca anterior ve asetabulumun üst kenarından başlar. Diğer üç parça ise, linea asperanın medial ve lateral bölümünden ve femurun anteriör ve lateral yüzeyinden başlar.
Sonlanış: patellar ligament ile tibial tüberositada sonlanır.
Siniri: femoral sinir
İşlevi: quadriceps femoris kası dinamik ve statik açıdan önemli bir rol oynar. Statik rolü, ayakta dururken dizin bükülmesini önlemek, dinamik rolü ise tüm koşu ve atlama egzersizlerinde olduğu gibi dizin kuvvetli bir şekilde ekstansiyonunu sağlamaktır. Rectus femoris kası ayrıca kalçaya da fleksiyon yaptırır.
Quadriceps femoris kasının özelliği, işlevsel gereksinimlerden dolayı iki farklı kas tipi içermesidir. Rectus femoris kası, başlıca dar açılı tüysü dizilim gösteren FT
(hızlı kasılan) liflerden oluşur. Kasılma derecesinin büyük önem taşıdığı bir ‘seri hareket’ kasıdır. Quadriceps femoris kasının diğer üç bileşeninde (vastus kaslarında) ise, ST (yavaş kasılan) lifleri egemendir. Bunlar da tüysü yapılanma gösterir, ama dizilimleri daha geniş açılıdır ve alt ekstremitenin ‘destek kolonu’ olarak izometrik duruş hareketlerini gerçekleştirir.
Quadriceps femoris kası, diz ekleminin stabilize edilmesinde ileri derecede önem taşır. Bu kasın yaralanması, kas kitlesi ve tonusunda hızlı bir kayba yol açar. Diz hareketinin kontrolü büyük oranda kaybolur ve istenmeyen başka durumlar da ortaya çıkar. Diz eklemi, vücut ağırlığından kaynaklanan aşırı yüklenmelere karşı, iyi korunamaz; bu durum, bağları ve eklem kapsülünü, tekrarlayan streslere maruz bırakır ve synovial membranın yaralanmasına ve eklem effüzyonunun gelişimine yol açar. Effüzyon, otomatik olarak eklemikorur; bu durum, effüzyonun azalmasına yardımcı olabilir, ama ileride kas atrofisi oluşması olasılığını arttırır. Zorlanmanın artışı, kas atrofisini durdurur, ama effüzyonun da artmasına neden olur.
Tensor fascia lata:
Başlangıç: spina iliaca anterior superior
Sonlanış: tibianın lateral kondili ve iliotibial tractus
Siniri: superior gluteal sinir
İşlevi: salınan bacağın uyluğunu öne doğru yönlendirir ve abdüksiyon yaptırır. Destek bacağı bölgesinde ise gövdeyi ve pelvisi öne eğer. Ayrıca bu kasi fascia latanın gerginleştirilmesinde önemli bir rol oynar. Fascia lata, gluteus maximus kası için bir insertio bölgesidir. Bu durum, uyluğun stabilize edilmesine yardımcı olur. Yukarıda söz edildi gibi, bacağın yük taşıma ekseni ile yaptığı açılanma nedeniyle femur, stresleri (yükleri) yönlendiren bir kemiktir. İliotibial tractusa tutunan fascia lata üzerine çekme kuvveti uygulanarak, bu stresin (yükün) etkisi giderilebilir. Bu mekanizmanın önemi, şu örnekle gösterilebilir; çeşitli yüksekliklerden her atlayışta, birbirinden farklı fleksiyon kuvvetleri, uyluğun üzerine etki eder. Bu yüzden, atlama yüksekliğine bağlı olarak tahmin edilen stresin, önceden programlanmamış olan ve buna karşılık gelen zıt yöndeki stres tarafından karşılanması esastır. Ancak uyum sağlayabilen kassal bir sistem varsa, bu durum olanaklıdır. Gergin ve sert bir fascial sistem, değişik streslerin (yüklerin) üstesinden gelemez ve kemiklerde kırık riski artar. Örneğin, merdivende atılan adımın biri boşa geldiğinde, düşüş yüksekliğinin doğru tahmin edilememesi, böyle bir duruma yol açar.
Sartorius kası: insan vücudundaki en uzun kastır (kişinin boyuna bağlı olarak 50-60 cm’lik bir uzunluğa ulaşabilir).
Başlangıç: spina iliaca anteriör superior
Sonlanış: tibial tüberkülün medial (iç) kenarı, pes anserinus üzerinde sonlanır. Pes anserinus; sartorius, gracilis ve semitendinosus kasları için ortak bir insertio yeridir.
Siniri: femoral sinir
İşlevi: çift eklemli bir kas olan sartorius kası; dize fleksiyon ve fleksiyondaki tibiaya da içe rotasyon yaptırır. Uyluğun fleksiyon, abdüksiyon ve dış rotasyonuna yardımcı olur. Kalça ve dizin ikisine birden fleksiyon yaptıran tek kastır.
UYLUĞUN ARKA YÜZÜNDEKİ KASLAR
Uyluk arka yüz kasları ischiocrural kaslar olarak bilinir. Birincil görevleri dinamik hareketten sorumlu olmalarıdır. Diz eklemi ekstansörlerinden bu noktada ayrılırlar; Çünkü diz eklemi ekstansörlerinin birincil işlevi statik olup, sistemin stabilizasyonunu sağlamaktır.
Biceps femoris kası
Başlangıç: uzun başı tuber ischiadicumdan, kısa başı ise linea asperanın ortasından; yarısından başlar.
Sonlanış: fibula başı
Siniri: uzun başı tibial sinir ile kısa başı ise peroneal sinir ile innerve olur.
İşlevi: bu biartiküler kas, kalçaya ekstansiyon yaptırır (denge bacağı). Aynı zamanda bacağa fleksiyon ve fleksiyon pozisyondayken dışa rotasyon yaptırır (salınan bacak). Bacağın bu rotasyonu, örneğin Alp disiplinindeki kayakta, kayakları kontrol etme ve yönlendirmede çok önemlidir. Aşağıda incelenecek diğer kaslar da bu etkinliğe katılır.
Semitendinosus kası:
Başlangıç: tuber ischiadicum
Sonlanış: tibial tuberositin (tuberositas tibiae) iç kenarında, pes anserinusu oluşturmak üzere sonlanır.
Siniri: tibial sinir
İşlevi: bu kas, biartikülerdir. Fleksiyondaki bacağı içe rotasyon yaptırması dışında, işlevsel olarak biceps femoris kasına çok benzer.
Semimembranosus kası:
Başlangıç: tuber ischiadicum
Sonlanış: tibianın medial kondili (condylus medialis tibia) Siniri: tibial sinir
İşlevi: kendisini örten semitendinosus kası gibidir, ancak bu kas daha güçlüdür. İschiocrural kaslar, yürümede önemli bir rol oynar ve ayak tabanının yere düzgün basmasında büyük bir görev üstlenir.
SPOR YARALANMALARINDA HAZIRLAYICI NEDENLER VE ÖNLEMLER
Düzensiz bir özel hayat
Yetersiz uyku veya uyku düzensizliği, Spor dışı zamanlardaki aktivitelerin derecesi, yoğunluğu, içki, kumar ve düzensiz cinsel hayat; dayanıklılığı, konsantrasyonu ve kasların dengeli çalışmasını olumsuz yönde etkileyerek sakatlanmayı kolaylaştırmaktır.
Uygun olmayan spor malzemelerinin kullanılması
Branşa ve zemine göre en uygun malzemenin seçilmesi gerekmektedir. Havanın sıcaklık ve rutubetine göre en uyun malzemenin seçilmesi gerekmektedir. Havanın sıcaklık be rutubetine göre merserize, ipekli veya yünlü formalar tercih edilmelidir. Askılı atlet yerine omuzu kapalı giyeceklerin olmasına özen gösterilmelidir. Sıkı çorap bağları dolaşımı bozar en iyisi tozluklarla aynı kumaştan yapılmış bağları kullanmaktır.
Futbolcular tekmelik takmalıdır. Voleybolcular bileklik, dizlik ve dirseklik takmalıdır. Tırnaklar kesilmelidir. Kıs kesilmesi halinde tırnak uçlarının flaster ile kapatılması faydalıdır.
Boks ve otomobil sporlarında ‘kask’ mutlaka kullanılmalıdır. Ağız içi süngeri, boks- güreş gibi branşlarda tercih edilmelidir.
Su sporlarında su altı gözlüklerinden faydalanılmalıdır. Basketbolcularda ayak bileğini koruyan ayakkabılar özellikle tercih edilmelidir. Tenisçilerde raket sapının kalınlığı, oyuncuya uygun olmalıdır. Toplar ıslak ve sönük olmamalıdır.
Yanlış çalışma sistemi ve antrenman programı
Her spor dalının gereksinim duyduğu güç, dayanıklılık ve çeviklik çok farklıdır. Antrenman periyodu, şekli ve bölümleri bilinçli ve doğru olarak yapılmalıdır. Birbirini takip eden antrenman bölümleri arasındaki koordinasyon doğru olmalıdır. Spora yeni başlayanlara ve farklı yaş guruplarına, değişik antrenman programları uygulanmalıdır.
Yeterli ısınmadan yapılan sert ve ters hareketler
Kas lifleri ve kas gruplarının tam bir uyum içinde ani harekete katılabilmeleri, oların iyi ısınmış olmalarına bağlıdır. Yeterli düzeyde ısınmadan yapılan yüksek sıçrama, şut veya hızlı depar atmalarda bütün yük az sayıdaki kas liflerine yüklenecek, bu da o liflerin gücünü aşarak gerilmelerine, uzamalarına ve nihayet yırtılmalarına neden olacaktır. İyi ısınma, yaşlı sporcularda soğuk havalarda ve tedaviden yeni çıkmış sporcularda daha büyük önem taşımaktadır.
Uygun antrenman modelleri uygulanmalı, antrenmanlara yavaş başlayıp dozaj yavaş yavaş artırılmalıdır. Isınma, germe ve soğuma egzersizlerine büyük önem verilmelidir. İyi bir ısınma stil ve tekniği geliştirilmelidir.
Ara dönem sonrası başlangıç dönemleri
Mevsim başı, sakatlık veya başka bir nedenle spora ara vermiş olanların ilk başlangıçları, sakatlıkların çok görüldüğü dönemlerdir. Böyle durumlarda çalışmalar düşük dozlardan başlayıp giderek arttırılmalıdır.
Fiziki güç farklılıkları
Kalıtımsal nedenler, cinsiyet, yaş, boy, kilo, alışkanlıklar, yetişme tarzları gibi pek çok nedene bağlı olarak sporcular arasında çok büyük güç, dayanıklılık, sürat, hareketlilik, öğrenme yeteneği farkları vardır. Bu bakımdan toplu yapılan çalışmalarda her sporcuda eşit form düzeylerine ulaşılamaz, aynı çalışma bir sporcu için az, bir başkası için ise fazla gelebilir. Birisi için yetersiz gelen antrenman düzeyi, bir başkasının sür antrene olmasına ve sakatlanmasına neden olabilir. Özellikle ülkemizde çok geri planda tutulan özel (special) çalışmalar, fizik ve teknik çalışmalar gibi antrenman programlarının majör komponentlerinden olup yeterli dozda uygulanmalıdır.
Yorucu antrenman ve maçlar
Üst üste yapılan yorucu düzensiz antrenman ve maçlar da yaralanmanın oluşmasına, performansın düşmesine neden olmaktadır. Antrenman sonlarında masaj sauna ve bazı egzersiz şekillerinden faydalanmak gerekir.
Yorucu mevsim sonları
Üst üste yapılan monoton antrenmanlar ve maçlar gibi yoğun bir faaliyet dönemi de sporcuda yorgunluk, bıkkınlık ve isteksizliklere neden olarak, konsantrasyonun azalmasına ve sonuçta da yaralanmaya neden olabilir. Uzun süreli yolculukları takip eden maçlar ve antrenmanlarda sıklıkla sakatlıklar oluşabilir.
Psikolojik sorunlar
Ortam ve takım arkadaşlarına alışamama, sosyo-ekonomik problemler, dil problemleri, sporcunun güvenle ve uyumla kendisini oyuna vermesini önler. Bunlarda genellikle reaksiyon zamanı dediğimiz süre uzadığı için kaslar arasındaki armoni kaybolur ve yaralanmalar da kolayca gelişebilir.
Kötü hava şartları ve iklim farklılıkları
Alınan enerjinin bir kısmı hareket enerjisi olarak, bir kısmı vücut sıcaklığını normal düzeyde tutmak için kullanılır. Önlem olarak vücutta ısı kaybını en alt düzeyde tutacak şekilde giyinmeli, ısınma hareketlerine daha çok önem vermelidir. Aşırı sıcak havada kramplar, halsizlik ve güneş çarpması görülebilir.
Hava sıcaklığına göre önlemler
18º C: önlem gerekmez
18-21º C: hafif giysiler giymek gerekir.
21-25º C: egzersiz aralarında su verilmeli, ara verilmeli.
26-29º C: her zaman yapılan antrenmandan düşük düzeyde ve tempoda çalışma yapılmalı ve yukarıdaki önlemler alınmalıdır.
30º C: üzerinde ise çok kısa sürelerle egzersiz yapılmalı, bol dinlenme aralığı verilmelidir.
Tamamlanmamış tedaviler,
Tam iyileşmeyen yaralanmalar ve hastalıklar
Sakatlığın tedavisi tamamlanmadan spora dönüş o yaralanmanın daha da büyümesine neden olmaktadır. Ayrıca tekrarlayan yaralanmalarda da tedavi geç ve güç olmaktadır.
Lokal enfeksiyon odakları ve diğer hastalıklar
Diş çürüğü, bademcik iltihabı (tonsillit), sinüzit, prostat iltihabı, orta kulak iltihabı, ayaklarda mantar enfeksiyonları gibi fokal enfeksiyon odaklarının varlığı bir sporcu için dezavantajlıdır. Bir hastalığın varlığında, sporcu kolay kolay istenilen performansa ulaşamaz, formunu koruyamaz, çabuk yorulur. Antrenman ve maçlardan sonra çabuk dinlenemez, sabahları çok yorgun ve tutuk kalkar. Sıklıkla kas ve eklem ağrıları gelişir. Ayrıca yaralanmalar da daha sık görülebilir.
Kronikleşmiş mikrop odaklarından başka nezle, grip, ishal gibi hastalıklarda yaralanmalar için hazırlayıcı nedenlerden sayılmaktadır. Kansızlık, barsak parazitleri, görme ve işitme kusurları, romatizmal hastalıklar, doğuştan yaralanmalar önemli olup, akciğer ve kalp hastalıkları da sporcunun sadece yaralanması değil, hayatını bile tehdit edebilen nedenler arasında düşünülmelidir.
Ayak bakımı
Ayakkabı vurukları, pişikler, mantar enfeksiyonları, tırnak batmaları zaman zaman huzursuzluklar yaratmaktadır. Bu nedenle, sporcularda ayak bakımı sporcu olmayanlardan daha çok önemlidir. Önlemler etyolajik faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik olmalıdır.
Her antrenmandan sonra ayaklar iyice yıkanmalı, havluyla kurulanıp, pudralanmalıdır.
Mantar gibi problemlerden korunmak için oyuncular birbirlerinin terliklerini, çoraplarını ya da havlularını kesinlikle kullanmamalıdırlar.
Tırnak bakımı çok düzenli olarak yapılmalı, en azından on beş günde bir tırnaklar kesilmelidir.
Oyuncular, ayakkabı seçiminde çok titiz davranmalı ve ayakkabılarını bizzat kendileri seçmelidir.
Oyuncular antrenmanlardan ya da maçtan önce diğer kas gruplarının yanında, mutlaka el ve ayak kaslarına yönelik özel ısınma ve streching programları uygulanmalıdır.
Burkulma gibi sık meydana gelen yaralanmalardan korunmak için oyuncular bileklik, iyi ayakkabı ve gerekirse koruyucu bandaj kullanmalıdırlar.
Giyilecek futbol ayakkabısının krampon türü oyun zeminine göre seçilmelidir.
Yumuşak zeminlerde vidalı kramponlu, sert çim veya toprak zeminlerde kendinden kramponlu, salon ya da yapay halı zeminlerde lastik tabanlı düz futbol ayakkabıları kullanılmalıdır.
Antrenmanlarda ve maçta giyilen futbol ayakkabısı mümkün olduğunca farklı olmamalıdır. Eğer yine de farklı olması isteniyorsa, maçta giyilecek ayakkabının antrenmanda belirli süre giyilerek ayağa uyumu sağlanmalıdır.
Genç oyuncular malzeme kullanımı ve ayakkabı bakımı konusunda baştan eğitilmelidirler. Buna göre her antrenmandan veya maçtan sonra ayakkabılar ıslak bir bezle silinmeli, normal oda sıcaklığında kurutulmalı ve daha sonra boyanmalıdır.
İyi bir koşu stili ve tekniği geliştirilmelidir.
Taban düşüklüğü gibi yapısal bozuklukların sporcuların hepsinde olmasa da birçoğunda performansı olumsuz yönde etkilediği, çabuk yorulma ve ağrılara neden olduğu bilinmekte olup, önlem almak gerekir.
Spor yapılan zeminin uygunsuz oluşu
Aşırı sert ve bozuk zeminlerde koşulmamalı, antrenmanlarda aynı koşu parkuru kullanılıyorsa, koşu yolu zaman zaman değiştirilmelidir.
Yeterli ve dengeli beslenme
Yeterli kalori, vitamin ve mineral değerlerinden yoksun beslenme şekilleri yorulmaya, güçsüzlüğe, zorlanmaya neden olarak, yaralanmaya yol açarlar.
Özellikle kilo düşme, sıklet ayarlama olaylarının sıkça yaşandığı güreş, boks ve halter gibi branşlarda dengeli beslenme çok daha önem kazanmaktadır.
Sağlık ekibiyle koordineli çalışmama
Sporcu veya takımla bir sağlık ekibinin birlikte çalışması çok büyük faydalar sağlar. Sezon öncesi veya spora başlanmadan önce yapılacak tıbbi muayene ve kontroller, sezon içi acil yardım, bilgilendirim ve başarılı sonuçlar için şarttır.
Nihayet kayma, düşme ve ayağını yere vurma gibi şanssızlıklar da yaralanmalar için önemli nedenler arasındadır.
ÖÇB YARALANMALARINDA TEDAVİ
İyi bir anamenez, fizik muayene ve uygun görüntüleme yöntemlerinden sonra ÖÇB yetersizliği teşhisi konan hastalarda sıra tedavinin ne şekilde yapılacağına karar vermeye gelir.
ÖÇB yaralanmalarında tedavi iki şekilde yapılabilir:
• Konservatif
• Cerrahi
Tedavinin cerrahi mi yoksa konservatif mi olacağına karar vermede, hastada sadece semptomatik instabilite bulgularının varlığı yeterli değildir. Göz önünde bulundurulması gereken diğer faktörler şunlardır:
• Yaşam tarzı
• Aktivite düzeyi
• Yaş
KONSERVATİF TEDAVİ
Bu tedavinin uygulanması kararı alınan hastalarda ÖÇB yetersizliğinin akut ya da kronik oluşuna göre değişir.
AKUT DÖNEM:
Bu dönem yaralanmanın ilk 6 haftası olarak bilinir genelde. Bu dönemde amaç:
• Dizdeki iflamasyonu azaltmak
• Diz ekleminde yaralanma öncesi hareket arkını tekrara elde etmek
• Uygun kas kontrolünü sağlamak
KRONİK DÖNEM: Yaralanmanın 12. haftadan sonraki kısmıdır.
Bu dönemde:
• Egzersizlere ağırlık verilir
• Germe egzersizleri yapılır
• Dizde oluşan statik ve de dinamik değişikliklere hastanın adaptasyon sağlanır
• Hasta instabilte ataklarını engelleyecek hale gelince spora dönüş sağlanır
• ÖÇB yaralanmasında alçılı yöntemlerden uzak durulmalıdır çünkü atrofileri arttırır.
• Fonksiyonel bireysler tercih edilebilir
• Propriosepsiyon geliştirici egzersizler yapılır
CERRAHİ TEDAVİ
Mevcut kriterlere dayalı olarak rekonstrüksiyon endikasyomu konan hastalarda cerrahinin ne zaman yapılacağına ve hangi greftin kullanılacağına karar vermek gerekir. ÖÇB rekonstrüksiyonunun yaralanmadan ne kadar sonra yapılacağı değil, dizin rekonstrüksiyon öncesi durumu daha önemli olup, mümkün olduğu kadar kısa bir süre içinde yaralanan dizde. Tam bir hareket açıklığı ve kas gücü, minimal şişlik, iyi bir bacak kontrolü sağlanmaya çalışılmalı ve operasyon bu şartlar altında yapılmalıdır.
ÖÇB YARALANMALARINDAKİ CİNSİYET
FARKLILIKLARI
ÖÇB lezyonuna zemin hazırlayan faktörlerden bir diğeri de cinsiyettir. Aynı sporu yapan kadınlarda erkeklere oranla daha fazla ön çapraz bağ yaralanmasına rastlanır. Bunun birkaç sebebi vardır:
• Kadınlarda interkondiler notch darlığı
• Bağ laksitesinin daha fazla oluşu
• ÖÇB kesit alanının erkeklere göre daha küçük oluşu
• Ayrıca en önemli faktör, hormonlar.
YÖNTEM VE METOD
Bu çalışmada ikincil kaynaklardan literatür taraması yapılmış ve bulunan bilgiler incelendikten sonra derleme haline getirilerek bir sonuca ulaşılmıştır.
BULGULAR
İsviçrede ki; Kantonsspital Liestal Ortopedik Cerrahi Kliniğinde yapılan bir araştırmada dizin anatomik ve biyomedikal olarak karmaşık bir eklem olduğundan bahsedilmiş. Diz yaralanmalarının türünü ve sıklığını rapor eden az sayıda çalışma olduğuna dikkat çekilerek 10 yıllık bir araştırma yapılmış ve bu çalışma sonucu diz yaralanmalarını önlemeye, teşhis ve tedavi etmeye yardımcı olabilineceği düşünülmüş. 10 yıllık süre boyunca 19.530 spor yaralanması ile 17.397 hasta belgelenmiş. 6434 hastanın (%37) diz eklemi ile alakalı 7769 yaralanması olmuştu (%39.8). Bu hastaların %68,1’i erkek ve %31.6 ‘sı kadın idi. Hastaların yaklaşık %50’si yaralanma sırasında 20-29 (%43,1) yaşlarındaydı. Belgelenen yaralanmalar ACL lezyonu (%20.3), tıbbi menüsküs lezyonu (%10,8), takip eden menüsküs lezyonu (%3,7), MCL lezyonu (%7,9), LCL lezyonu (%1,1) ve PCL lezyonu (0,65) olarak bulunmuş. Yaralanmalara en çok sebep olan aktiviteler ise, futbol (%35) ve kayaktı (%26). LCL yaralanmaları tenis ve jimnastik ile alakalıydı, MCL judo ve kayak, ACL ise hentbol ve voleybolla, PCL hentbol ile, dış menüsküs ise jimnastik ve dans ile ve iç menüsküs tenis ve jogging ile alakalı olduğu bulunmuştur.
Oslo Spor Travma Araştırmaları
Merkezi, Norveç Spor Bilimleri
Okulunda yapılan bir çalışmada. Bayan hentbol sporcularının ciddi
ÖÇB yaralanmaları üzerinde
nöromüsküler antrenman
Programının etkilerini
Değerlendirmek üzere, Norveç’te I.
II. ve III. seviyelerden sporculara
olası müdahale çalışması yapılmış.
İlk kontrol sezonu (1998-1999) 60
takım (942 sporcu) ile olmuş, ilk
müdahale sezonuna (1999-2000)58 takım (855 sporcu) dahil edilmiş ve ikinci
müdahale sezonuna (2000-2001) 52 takım (850 sporcu) dahil edilmiş.
Müdahale takımları için, nöromüsküler kontrole odaklanmış üç farklı denge egzersizi; kalkma, inme becerilerini geliştiren 5 aşamalı program (süresi 15 dakika) geliştirilmiş sporculara 1999 sezonunda tanıtılmış ve 2000 de sezonun başlamasından önce yenilenme edilmiş. Her bir müdahale takımına programda talimatlar verilmiş ve yönergesel videolar, posterler, altı denge minderi ve altı sallama tahtası verilmiş. Buna ek olarak, ikinci müdahale sezonu boyunca takipler için bir fizyoterapist görevlendirilmiş.
Üç sezon boyunca ciddi ÖÇB yaralanmaları sayısı ve programla uyumları değerlendirilmiş. Kontrol sezonu boyunca 29 ciddi ÖÇB yaralanmaları meydana gelmiş, ilk müdahale sezonunda 23 ve ikinci müdahale yılında ise 17 ciddi ÖÇB yaralanmaları meydana gelmiş. Elit bölümünde, kontrol sezonu süresince 13, müdahale sezonunda 6 ve ikinci müdahale yılında ise 5 ciddi ÖÇB yaralanması olmuş.
Grubun tamamı için, uyumlular ve uyumsuz olanlar arasında ikinci müdahale sezonu süresinde yaralanmalarda farklılık not edilmemiş. Elit bölümünde, diğerleri ile kıyaslandığında ÖÇB yaralanması önleme programını tamamlayan atletler arasında yaralanma riski azaltılmıştır. Sonuçlar belirli nöromüsküler antrenmanlar ile ÖÇB yaralanmalarının önlenebileceğini göstermiştir.
Kuzey Carolina Üniversitesi Ortopedi bölümünde yapılan çalışma bayanların belli sporlarda anteriör ciddi lif (ÖÇB) sakatlıklarına maruz kalma riskinin çok daha yüksek olduğunu göstermiştir. Yakın zamanlı atletik görevlerin yürüme biçimini incelemiş olan çalışmalar, diz hareketinde, kas hareketinde ve iç yüklenme
şekillerinde cinsiyetler arası farklılıkları
belgelemiştir. Bu çalışmanın amacı, diz kadavra modelinde, bayanların belirli yüklenme ve hareket şekillerinin erkelerinkine oranla durma-zıplama halinde daha fazla anteriör ciddi lif sakatlanmalarına yol açıp açmadığını tespit etmektir.
Yere inme aşamasında cinsiyete özgü yüklenme şekilleri, dikey durma-zıplama işinde yedi kadavra dizine, yayınlamış eğlence atletlerinin kinetik/kinematik sonuçları uygulanmıştır. Uygulanan yükler sırasıyla şunları içermektedir: tibiyal (incik) sıkıştırma, quadriseps, diz kirişi, dış geri tibial makas ve tibial tork. Kinematik dataya dayanarak diz esnekliği sabitlenmiştir. ÖÇB, lifin anteriör orta bağına değişkenlik nakledenin yerleştirilmesi ile takip edilmiştir.
ÖÇB zorlanması, bayanların yükleme şeklinde, arka tibial makas yükü uygulandığında erkeklerin yüklenme şekline göre göreli olarak artmıştır (P<0,05) ve nihai tibial tork uygulandıktan sonra da benzer eğilimi göstermiştir (P=0,1).
Bu çalışma, durma-zıplama işlemi esnasında bayanların motor kontrol stratejilerinin ÖÇB üstüne daha fazla zorlanma yüklediğini öngörmektedir, böylece bayanlar anteriör ciddi lif yaralanmalarında daha büyük risk taşımaktadırlar. Bu sonuçların, motor kontrol stratejilerini değiştirmek için antrenman programlarının kullanımının etkisini öngörmekte ve yaralanma riskini farklılaştıracağına inanılmaktadır.
Japonya Waseda Üniversitesi Spor Bilimleri Okulu, Spor Ortopedisi laboratuarında yapılan bir çalışmada ise; Temassız durumda ÖÇB yaralanmasına maruz kalmak, bayanlarda erkeklere oranla ikiye sekiz daha fazla olduğu ortaya konularak ÖÇB mekanizması ve risk faktörlerinin kesin olarak bilinmediği vurgulanmıştır. Bayan ve erkek atletler arasında yere inme esnasında kinematik ile elektro-miyografik faaliyeti kıyaslanmış. Deneyde 18 erkek atlet ve 19 bayan atlet yer almış. Esmene/gerilme, valgus/varus ve iç dış tibial rotasyonun açısal yer değiştirmesi, anteriör/posteriör tibial hareketin, tek uzuv inme esnasındaki ötelenme hareketi hesaplanmış.
Rektus femorisin ve diz arkası kirişinin eş zamanlı alektro-miyografiksel faaliyeti alınmış. Yere inme sırasında, bayanların iç tibial rotasyonu erkelere oranla büyük ölçüde daha fazlaydı, esneme, varus, valgus ve anteriör tibial ötelemede farklılık gözlenmiş. Diz arkası kirişi/quadriseps oranı (HQR) , ayağın yere değmesinden önce 50ms zaman için erkelerde kadınlara oranla daha fazlaydı. Tek uzuvlu yere inme hareketi esnasında ÖÇB sakatlanmasının sebebi iç tibial rotasyon ile kombine olmuş dizin valgus rotasyonu olabilir. Bayan atletlerin daha fazla oranda ÖÇB sakatlanmasına maruz kalmalarının bir sebebi artan iç tibial rotasyonun artan quadriseps faaliyeti ve düşük HQR (arka diz kirişi/quadriseps oranı) olabileceği ortaya konulmuştur.
Ohio; Spor Hekimliği Bio-Dinamik Merkezi, Cincinnati Çocuk Tıp Merkezinde yapılan bir araştırmada; bayan atletlerin erkek atletlere oranla ciddi ÖÇB yaralanmalarına maruz kalma oranı 4 ile 6 kat daha fazla gibi görünmesine dikkat çekilmiş. Bunun sebebinin ise lise seviyesinde erkek atlet katılımı sabit kalırken (3.8 milyon), bayan atlet katılımı on katına çıkması örnek olarak verilmiştir (0,3 milyondan 3,0 milyona). Atletik katılımdaki geometrik artış ve bayan atletlerdeki daha yüksek yaralanma oranı, ciddi ÖÇB yaralanmalarında cinsiyetler arasında eşitsizliğe götürmüştür. Ciddi ÖÇB yaralanmalarının çoğunluğu temassız mekanizmalar yoluyla meydana gelmektedir, örneğin bir sıçrayıştan sonra yere inerken veya yanal dönüş esnasında meydana gelmektedir. Bağ dominantlığının (eklemin azalmış nöromüsküler kontrolü) , quadriseps dominansı (azalmış diz ardı kirişi kuvveti) ve bacak dominansının (sağ-sol güç farklılığı ve kordinasyon) sebep olduğu Dinamik Diz dengesizliği, ciddi ÖÇB yaralanmalarına cinsiyet eşitsizliğinin sorumlusu olabilineceği yorumlanmıştır.
Wales Swansea Üniversitesi Spor Bilimleri Departmanında yapılan çalışmada aynı faaliyetlerde rekabet eden kadınlar ve erkekler arasında temassız anteriör ciddi lif sakatlanmalarının kadınlarda 6-8 kat daha fazla olduğuna dikkat çekilmiş. ÖÇB sakatlanması, tibiafemoral eklemde yetersiz dengeye bağlı olarak oluşmaktadır, bu dengesizlik kaval kemiğindeki femurun yanlış yerleşmesine engel olunamaması sonucu oluşmaktadır. Tibiofemoral eklemin dengesi pasif ve dinamik mekanizma ile sağlanır. Pasif mekanizmaya, eklemsel yüzeylerin şekli, menüsküs, lifler ve eklem kapsülleri dahildir. Dinamik mekanizma, eklemi geçen kas tendon birimleri, özellikle quadriseps ve diz arka kirişinden oluşur. Çeşitli pasif ve dinamik mekanizmaların önemi, tibiofemoral eklemlerde net olarak bilinmemektedir. ÖÇB yaralanmaları vakalarında birkaç cinsiyet farkından kaynaklanan içten ve dıştan gelen risk faktörü sunulmuştur. Ancak; sunulan risk faktörlerinin çoğu, nispeten küçük örneklere dayanan tek değişkenli kolerasyon çalışmalarından ortaya çıktığı ortaya konmuştur.
SONUÇ
Yapılan çalışmaların da ortaya koyduğu gibi aynı sporu yapan bayanların erkeklere göre temassız ön çapraz bağ yaralanma sıklığı iki’ye sekiz kat daha fazladır. Yapılan çalışmaların çok olmasına rağmen ÖÇB yaralanmalarının risk faktörleri ortaya konulmakta; fakat kesin sebepleri bulunulamamaktadır.
Bayanların ÖÇB yaralanmalarındaki sıklığın sebebi olarak, birçok çalışma anatomik ve hormonal farklılıktan kaynaklandığını öne sürmüştür. Yapılan çalışmaların çoğunda Anatomik sebepler: bayanlarda ki İnterkondiler Notch darlığı, Generalize bağ laksitesi, geniş pelvis, ortalamadan büyük Q açısı, diz eklem gevşekliği, kaslar arası kuvvet ve esneklik farklılıkları olarak gösterilmiştir. Hormonal sebepler ise: östrojen hormonunun yumuşak dokuyu gevşetmesi öne sürülerek; bayanların menstüral dönemlerde östrojen hormon salınım hızındaki farklılık sonucu ÖÇB yaralanmalarının sıklığının artmasıdır. Bu görüşlere karşıt olarak son 10 yılda spora katılan bayanların sayısının hızlı artışına dikkat çeken çalışmalarda bulunmaktadır.
Sonuç olarak risk faktörleri bilinmesine rağmen kesin nedenleri bulunamayan temassız ÖÇB yaralanmaları sezon öncesi ve sezon içi yapılan özel çalışmalarla (proprioseption, denge, plyometrik, koordinasyon ve kuvvet) yaralanma sıklığında önemli bir azalma görülecektir.
KAYNAKLAR
1-Bağrıaçık, A. Açak, M.: Spor yaralanmaları ve rehabilitasyon, Editör: Sami Mengütay, morpa yayınları, İstanbul, 2006
2- Guyton, C. Arthur, Hall, E. : Tıbbi Fizyoloji, Çeviren: Prof. Dr. Hayrünnisa Çavuşoğlu, Yüce Yayınları, 2001
3- Griffith, H.E. : Spor sakatlıkları rehberi, çeviri editörü: Zübeyir Sarı, Birol yayın evi, İstanbul, 2000, Ekim
4- Hewett T, Myer G.: Dynamic Neuromuscular Analysis Training for Preventing Anterior Cruciate Ligament Injury in Female Athletes ,Cincinnati Children's Medical Center2007 Feb 3;56:397-06
5- Hughes G, Watkins J.: A risk-factor model for anterior cruciate ligament injury, University of Wales Swansea , 2006;36(5):411-28
6- Majewski M, Susanne H.: Epidemiology of athletic knee injuries: A 10-year study, Kantonsspital Liestal, 2006 Jun;13(3):184-8
7- Myklebust G, Engebretsen L.: Prevention of Noncontact Anterior Cruciate Ligament Injuries in Elite and Adolescent Female Team Handball Athletes, Norwegian School of Sport Sciences, 2007 Feb 3;56:407-418
8- Nagano Y, Ida H.: Gender differences in knee kinematics and muscle activity during single limb drop landing .Sports Orthopedic Laboratory. 2007 Jun;14(3):218-23
9- Solomon, E.P. : İnsan Anatomisine ve Fizyolojisine Giriş, editör: Prof. Dr. L. Biken Süzen, Birol yayınevi, İstanbul, 1999
10- Ünlü, Ü. : Klinik Muayene Tanı Tedavi Acil Kılavuzu Ortopedi, yüce yayınları, İstanbul, 2004, Nisan
11- Weineck J.: İşlevsel Anatomi, çeviri: A. Semra Elmacı, bağırgan yayım evi, Ankara, ocak 1998
12- Weinhold P, Stewart J.: The influence of gender-specific loading patterns of the stop-jump task on anterior cruciate ligament strain, University of North Carolina,2007 Feb 14;
Son Yorumlar